Güvercinler, göründüklerinden daha komplike ve gizemli hayvanlardır. Pek çok bilim adamı ve hayvansever tarafından bir sır olarak kabul edilen güvercinler, kuşlarda yer alan altıncı hissin adeta kraliçeleridir: Navigasyonun.
Güvercinler, gözleri kapalı bir halde, evden uzak bir lokasyondan havaya uçuruldukları takdirde bile yuvalarına yönlerini bulabiliyorlar. Bunu yaparken bir yandan dünyanın manyetik alanlarını takip ederek navigasyon sağlamaya çalışan güvercinler, diğer yandan ses ve koku elementlerini algılayabiliyor ve güneşin pozisyonundan yararlanarak yönlerini tespit edebiliyorlar.
Eski Romalılardan İkinci Dünya Savaşı’ndaki birlik kuvvetlerine kadar insanlar, insanlık tarihinin neredeyse her bölümünde güvercinleri mesajlarını ulaştırmak için kullandı. Bunun sebebi, güvercinlerin yönlerini ve yuvalarını bulabilme konusundaki üstün becerileriydi. Güvercinlerin ve onların ailesinden gelen diğer göçmen kuşların, yönlerini bulabilmek adına dünyanın manyetik alanlarını kullandığı öne sürüledursun; bilim adamları bu tüylü dostlarımızın manyetik verileri tam olarak nasıl algılayıp işlediği konusunda henüz net bir bilgiye ulaşamamış durumda. Güvercinlerin yönlerini ve yuvalarını nasıl buldukları ile ilgili araştırmalar ve deneyler, hali hazırda modern bilim dünyasında devam eden bir süreçten ibaret.
Dünyanın Manyetik Alanı
Geçtiğimiz dönemde konu üzerine yapılan yeni bir araştırmada bilim adamları, güvercinlerin manyetik bir alana maruz kaldıklarında iç kulağında yer alan beyin kökü hücrelerinin aktive edildiğini ortaya çıkartmış. Araştırmaya göre bu hücreler dünyanın manyetik alanından alına yön, yoğunluk ve polarite verilerini sinyal olarak alıyor ve bu sinyaller de güvercinlerde GPS görevi görüyor.
Güvercinlerden ziyade diğer canlıların bir nevi iç pusulaları bulunuyor. Balıklar manyetik bilgileri burunları üzerinden tespit ederken kaplumbağalar, hem enlem hem boylam verilerini algılayabiliyor. Ancak bu konuda en gelişmiş hayvanlar konusunda listenin ilk sıralarında yer alan güvercinler, her daim bilim adamlarının odak noktası olmayı bırakmıyor.
Bu zamana dek bilim adamları, güvercinlerin gagalarında yer alan ve demir bakımından zengin olan nöronların, manyetik alanlar hakkında bilgileri beyinlerine transfer ettiği teorisi üzerinde çalışıyordu. Ancak yine bu alanda gerçekleştirilen yeni araştırmaların akabinde bu teori de yalanlanmış oldu. Bu bağlamda araştırmalar, güvercinlerin gagalarında yer alan bu demir zengini elementler aslında nöronlardan ziyade makrofaj denen ve güvercinin bağışıklık sistemini kuvvetlendiren alyuvarlar olduğunu ortaya çıkarttı.
Bu keşif de aslında bilim insanlarının güvercinlerin yönlerini ve yuvalarını nasıl bulduğu ile ilgili araştırmalar yapmaya devam etmesi gerektiğini ve manyetik algılayan güvercin hücreleri konusunda daha derine inmeleri gerektiğini kanıtlar nitelikte.